SIRGAT
Binlerce ev aç susuz
Unsuz ekmeksiz
Bizim Güllü de…
Diz çökmüş, yaslanmış beşiğe
Sarı yamalı yorganı atmış üstüne
Bakmıyor kapıdan girene
Kalkmıyor, başını eğmiş aşağı
Kele güllü baksana!
Evine kırbaçlı seyis geldi.
Ne diyende baksın güllü
Sarmış beşiğe bir tek koyunu
Sarmış beleğe örtmüş üstünü
Kalkmamış fukaralıktan beli yukarı
Bir bu mu? Daha nicesi.
Samanlığına buğdayını saklayanı
Kuyulara zahiresini koyanı
Bilmem daha nicesi…
Dert bunlar hep kelesi
Hiç de kitaplara sığacak
Dert değilesi! …
Dr. İsmail GÖKŞEN/1976
Sırgat: sırkat, 1.Hayvan sayımı yapan kimse. 2. Kaçırma, gizleme. 3. Sayımdan kaçırılan hayvan. 4. Sayımı yapılmayan insan ya da hayvan.