9 - CEMALETTİN SEBER YAHUT CEMAL SÜREYA
CEMALETTİN SEBER YAHUT CEMAL SÜREYA
Bir şair yazmak gönlümden geçmekte idi. Neden sonra Bolu'da düzenlediğimiz ve âcizane yöneticiliğini bendenizin yaptığı bir şiir gecesinde değerli Erzurum Komisyon Başkanım Ömer Özgür Ercan'ın Cemal Süreya'nın babam şiirini seslendirmesi aklıma geldi (Laf aramızda çok da güzel seslendirmişti; kendisi el attığı şeyin her zaman en güzelini yapmasıyla maruftur). Cemal Süreya'yı yazmaya karar verdim.
Hani şu "Sizin hiç babanız öldü mü?/Benim bir kere öldü, kör oldum./Yıkadılar, aldılar, götürdüler./ Babamdan ummazdım bunu kör oldum." diyen. Evet, ben de çok yakın bir zamanda kör oldum. Nasrettin Hoca misali eşekten düşen gelsin yanıma demiş ya, şair benim yaşadığım acıları sanki benim ağzımdan söylemiş. Şiirlerin etkileyiciliği orada değil mi zaten...
Asıl adı Cemalettin Seber olan üstadın, en bildik hikâyesi tabiatıyla ismindeki "y" ye bahse girip kayıp ettiğinde, o "y" yi atmasıdır. Bu konuda değişik rivayetler vardır, zira ismini sakladığı "Üvercinka" ile girdiği iddiada bu harfi kayıp ettiği bunlardan biridir. İsminin bir harfini sevdiği kadına bir iddiada kayıp etmek, dünyada başka bir şaire nasip olası bir durum olmasa gerek.
Hatırladığım kadarıyla Tunceli kökenlidir, sürgün edilmiş bir aileden (Bilecik'e ) gelir, bununla birlikte maliye müfettişliği yapmış, Maliye Bakanlığında önemli görevlerde bulunmuştur.
İkinci Yeninin en önemli şairlerindendir. Her ne kadar ikinci yeni içinde yer alsa da "şiir anayasaya aykırıdır" söylemi nazara alındığında şiirlerinde bir başına buyrukluktan da söz edilebilir.
Şiirlerinde zaman zaman erotikanın varlığından bahsedilebilir ise de, bu onun en iyi Türk şairleri arasında olduğu gerçeğine halel getirmez.
Cemal Süreya'nın şiirlerinde küçük bir gezinti yapmak icap ederse: "Aşk" şiirinde sevgilinin gidişi, ne vurguludur, insanı can evinden yaralar:
"Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin".
Der. Şiirin devamında sevgiliye olan tutkuyu;
"Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpsem üçün boynu bükük".
Der ve insanı can evinden vurur.
Ya "Hüzün Kuşları"(bu şiir Mazhar Alanson tarafından bestelenmiştir) şiirinde, şiire ismini veren duygu bundan daha güzel nasıl anlatılır bilinmez:
"Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
Canımla besliyorum şu hüzün kuşlarını
Bir bir denemişim bütün kelimeleri
Yeni sözler buldum seni görmeyeli"
Karşılıksız aşkın çözümsüzlüğünü ona giden yolların kapalı olduğunu ifade ederek ne güzel de anlatır:
"Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni"
Sevgili unutulur mu?
"Tam unuttum derken; Bir şarkı çalar,
Biri onun gibi güler,
Birisi parfümünü sıkıp onun gibi kokar,
Tüm unuttuğun boşa gider"
Gerçekten onun mudur bilmem lakin ona izafe edilir, çok da hoşuma gider: "umutta mut varsa umutsuzlukta da umut var" diyebilecek kadar da hayata bağlıdır.
Son olarak "Sevgilim Bir Günün" şiirinden bir kuple ile satırlara son verelim:
"Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi."