GELENEKLER

1 - SARIKAMIŞ AĞITLARI

SARIKAMIŞ AĞITLARI

   Sarıkamış, Aziz Milletimiz için olduğu gibi, Avşarlar içinde bir yeniden diriliş destanıdır. Sarıkamış, hepimizin bildiği “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz, onlar diridirler.” ayetinin bir yansımasıdır. Bilindiği üzere Birinci Dünya Savaşı sırasında ilan edilen seferberlikle, eli silah tutan her Türk askere alınmış ve özellikle bu askerlerden Sarıkamış harekâtına katılanların çok büyük bir kısmı geri dönmemiştir. Seferberlik sonrasında, her köyde bir muhtar ve bir imam kalmış geride zuhur eden cenazeleri kaldırmak için bile çoğu kere yeterli cemaat bulunamamış ve başka köylerdeki Avşar yiğitleri beklenmiştir.

   İşte bu kadar kara bir tablo içinde tekrar ayağa kalkış, Avşarlar için seferberlikten sonra 50 yıldan fazla sürmüştür. Bu gün çok şükür ki, Sarıkamış’ta şehit düşenlerin torunları, tekrar adeta onların bağrından yükselircesine, tekrar dirilircesine yetiştiği çevre ile yetinmeyerek daha ileri, hep ileri gitme telaşında ve aziz Vatan’a hizmet etme yarışındadırlar.

   Sarıkamış Harekâtı, hayallerini, heyecanlarını çoğunlukla paylaştığımız ancak harekâtın hezimetinin sorumluluğunun affedilebilmesi mümkün olmayan başkomutan vekili Enver Paşa tarafından planlanmıştır. Harekât yüzünden Osmanlı Üçüncü Ordusu büyük ölçüde tasfiye olmuştur. Ancak en hazin olanı ise bu tasfiyenin sadece muharebe yüzünden olmamasıdır. Nitekim muharebe kadar sert kış şartlarından ve salgın hastalıklardan şehitler verilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında şehit düşün Vatan evlatları ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı tarafından beş ciltlik bir eser yayınlanmıştır.

   Seferberliğin ne demek olduğunu anlayabilmek için askere çağrılan gençlerin 15-16-17’li olarak belirtilmesine dikkat edilmesi gerekir. Zira Onbeşliler, 1315 doğumlular olup Birinci Dünya Savaşı sırasında 16-17 yaşında olanlardır. Diğerlerinin yaşları onlardan dahi küçüktür. Bunun sonucu olarak, Kurtuluş Savaşı sırasında yöreden askere gidecek kimse kalmamıştır.

   Avşarlar arasında Sarıkamış Harekâtı ile ilgili birçok ağıt söylenmiş olup bunlar halen belleklerde yaşamaktadır. Nitekim ağıdın anlatıldığı ya da söylendiği her ortamda bir Sarıkamış Ağıdı mutlaka söylenir. Sarıkamış ağıtları ile ilgili en kapsamlı derlemeleri Emir Kalkan yapmıştır (Emir Kalkan; Afşar Ağıtları, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Ankara 1998). Nitekim Emir Kalkan, bu eserinde toplam yirmi sekiz adet seferberlik ve savaşta ölenlere söylenen ağıtlara yer vermiş olup bunlardan büyük bir kısmı Sarıkamış Harekâtı arkasından söylenmiştir. Bunun dışında, Avşarlarla ilgili ağıt derlemeleri yapan tüm araştırmacılar tarafından mutlaka Sarıkamış Ağıdı derlemesi yapılmıştır.

   Şimdi sizlere bu yapılan derlemeler ışığında en çok bilinen Pınarbaşı İlçesi Sindel (Kayabaşı) köyünden Kara Zala’nın söylediği ağıt hakkında bilgiler vermeye çalışacağız. Bunun dışında çoğu zaman Kara Zala’nın ağıtları içinde karıştırılan dörtlükler ile tarafımızdan derlenen dört adet Sarıkamış’ta şehit düşenler için söylenen ağıdı da sunmaya çalışacağız.

   Sindel’li Kara Zala’nın Ağıdı:

   Pınarbaşı Sindel köyünden Kara Zala’nın Sarıkamış’ta şehit düşenler için yaktığı ağıt, bu konuda yörede en çok bilinenlerdendir. Nitekim adı geçen ağıt gerek Musa Eroğlu ve gerekse Âşık İmami tarafından eserlerine alınmış olup mahallî ağıtçılar tarafından da (Nazir Ayaz, Çetin Önal, Ömer Akbaş, Duran Aydın, Mustafa Önder vb.) sıklıkla söylenmektedir.

   Ağıt, ilk olarak Ahmet Şükrü Esen (Ahmet Şükrü Esen; Anadolu Ağıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1982, s.146-147) tarafından Adanalı Fevzi zade Bekir Sıdkı derlemesi olarak “Sarıkamış Ağıdı” adıyla derlenmiştir. Daha sonra ise Ahmet Z. Özdemir (Ahmet Z. Özdemir; Öyküleriyle Ağıtlar, Kültür Bakanlığı, Ankara 1994, s.43-46) tarafından Mustafa Önder ve Ahmet Köksoy’dan derlenerek “Sarıkamış’ta Ölenlerin Ağıdı” adıyla; Emir Kalkan (Emir Kalkan; Afşar Ağıtlar, s.22) tarafından Nazir Ayaz’dan derlenerek isimsiz “10” numarayla; Yılmaz Ilık (Yılmaz Ilık; Dikenin Gülü Avşarlar, Simge Yayınları, Ocak 2005, s.29-31) tarafından Ali Tutar’dan derlenerek “Gine Ardı Kış Geliyor” adıyla; Yrd. Doç. Erdoğan Altınkaynak Fırat Üniversitesi nezdinde hazırladığı doktora tezinde (Erdoğan Altınkaynak; Pınarbaşı-Sarız-Tomarza Avşar Ağıtları, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, basılmamış doktora tezi, Elazığ 1997) “Sarıkamış Ağıdı” adıyla yazılı kaynaklara girmiştir.

   Ağıt, birçok kere yukarıda ismi zikredilen yöre ağıtçıları tarafından söylenirken tarafımızdan da dinlenmiştir. Gerek yayımlananlar ve gerekse yukarıda ismi zikredilen Ağıtçıların söylemeleri birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki metin ortaya çıkmıştır:

1.
Gene uğru kış geliyor
Görmeyene hoş geliyor
Şu Sivas’a giden kağnı
Dolu gider boş geliyor

   Ahmet Z. Özdemir; s.43; Ahmet Şükrü Esen; s.146; Burada dörtlük “Yine önü kış geliyor/ Görmeyene düş geliyor./ Sarı-Kışlaya vardıkta/ Arabamız boş geliyor.” şeklindedir. Yılmaz Ilık; s.30. Burada dördüncü mısraın çeşitlemesi “Dolu gitti boş geliyor” şeklindedir.


2.
Sivas’tan, Sarıkamış’tan
Yatamıyom kara düşten
Hastam zayıf arabacı
Yavaş indirin inişten

   Ahmet Z. Özdemir; s.43, Erdoğan Altınkaynak; s.125

3.
Aziziye baba yurdum
Kafkasya’ya tabya kurdum
Benim korkum Ruslar değil
Karakışa kurban verdim

   Ahmet Z. Özdemir; s.43, Yılmaz Ilık; s.30. İlk iki mısra “Pınarbaşı baba yurdum/ Aziziye’ye çadır kurdum” şeklindedir. Ancak, O tarihte ilçenin adının “Aziziye” olduğu ve çadırlarında savaş meydanına kurulacağı gözden ırak tutulmamalıdır. Erdoğan Altınkaynak; s.126

4.
Kadasın aldığım Eşe 
Tekerim dayandı taşa
Seferberliği durdur
Elini öperim paşa

   Ahmet Z. Özdemir; s.44, Yılmaz Ilık; s.30. Bu dörtlüğü daha farklı biçimde: Gadanı alıyım Eşe/ Tekerim dayandı taşa/ Seferberliği durdur/ Sana derim Kemal Paşa. Ancak, Mustafa Kemal Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’de olduğu bilinmektedir. Erdoğan Altınkaynak; s.126, üçüncü mısraın çeşitlemesi “Seferi birlik doğuyor” şeklindedir.

5.
İbrişimin kozaları
Battın Avşar kazaları
Sarıkamış’ta kırıldı
Koç yiğidin tazeleri

   Ahmet Şükrü Esen; s.146; Dörtlük “Sarı ipek kozaları/ Yandı Avşar kazaları/ Sarıkamışta kırıldı/ Gonca gülün tazeleri” şeklindedir. Ahmet Z. Özdemir; s.44; Yılmaz Ilık; s.31. İkinci mısraın çeşitlemesi “Battı Avşar gazelleri” şeklindedir. Yaşar Kemal; s.155, dörtlük “Battın Avşar kazaları/ İbrişimin kozaları/ Sarıkamış’ta kırıldı/ Gonca gülün tazeleri” şeklindedir.

6.
Sarıkamış, Altınbulak
Soğanlı’yı biz ne bilek
Bizim uşak şık giyinir
Ağlı zubun kara yelek

   Ahmet Z. Özdemir; s.44; Yılmaz Ilık; s.30, dörtlük küçük farklılıklarla “Sarıkamış Altınbulak/ Suvanliyı biz ne bilek/ Bizim uşak kıyak gezer/ Ağca zubun kara yelek” şeklindedir. Yaşar Kemal; s.155; Erdoğan Altınkaynak; s.126, son mısraın çeşitlemesi “”Ağ işlik de gara yelek” şeklindedir.

7.
Sarıkamış ne aralı 
Kimi ölmüş, kimi yaralı
Bunu duymuş var mı ola
Yalan dünya kurulalı

   Ahmet Şükrü Esen; s.146; Ahmet Z. Özdemir; s.44; Erdoğan Altınkaynak; s.125

8.
Adam’ olan hergediyor
Olmayanlar tergediyor
Her nereye vardıyısam
Gelinler çift’e gidiyor

   Ahmet Z. Özdemir; s.44;  Yılmaz Ilık; s.30, dördüncü mısraın çeşitlemesi “Gelin kız çifte gidiyor” şeklindedir; Erdoğan Altınkaynak; s.126

9.
Yüzbaşılar yüzbaşılar 
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değişin
Yatan şehitler ışılar

   Ahmet Z. Özdemir; s.44; Yılmaz Ilık; s.30, dörtlük “Yüzbaşılar binbaşılar/ Tabur tabur dolaşırlar/ Yağmur yağıp gün değince/ Yatan şahitler ışıldar” şeklindedir; Yaşar Kemal; s.155, derlemede dörtlük Tabur taburu karşılar/ Talim eder onbaşılar/ Yağmur yağıp gün değince/ Yatan şehitler ışılar” şeklindedir. Yaşar Kemal derlemesinde ağıdın kim tarafından yakıldığını belirleyememiştir; Erdoğan Altınkaynak; s.125

10.
Gene uğru kış geliyor
Görmeyene düş geliyor
Şarkışla’yı savuşmuş da
Arabalar boş geliyor

   Ahmet Z. Özdemir; s.44; Yılmaz Ilık; s.30, dörtlük “Gene ardı kış geliyor/ Görmeyene düş geliyor/ Şu Sivas’a giden kağnı/ Dolu gitti boş geliyor” şeklindedir; Erdoğan Altınkaynak; s.126, dörtlük “Gine önü gış geliyor/ Bilmeyene hoş geliyor/ Şargışla’ya giden gağnı/ Dolu  gedip boş geliyor” şeklindedir.

11.
Kimini gülle götürdü
Kimini toplar yatırdı
Kör olasıca Moskoflar
Neçe ocaklar batırdı

   Ahmet Z. Özdemir; s.44

12.
Anşa bekar, Zeynep bekar
Acemi talime çıkar
Dört oğlum sefer ağzında
Topalım kahrımı çeker

   Ahmet Z. Özdemir; s.45; Yılmaz Ilık; s.30; dörtlük “Elif bekar Cennet bekar/ Acemi talime çıkar/ Dört oğlum sefer ağzında/ Topal oğlum kahrımı çeker” şeklindedir; Erdoğan Altınkaynak; s.126, dörtlük “Cennet bekar Elif bekar/ Acemi talime çıkar/ Dört oğlum sefer ağzında/ Topalım gahrimi çeker” şeklindedir.

13.
Uşak gitti sürüyünen
Asker kalkar boruyunan
Hangi eve vardıyısam
Bir gelin var karıyınan

   Yılmaz Ilık; s.30; Ahmet Z. Özdemir; s.45, dörtlük derlemede hem Sarıkamış Ağıdı olarak yer almakta hem de aynı eserin 50. sayfasında Cingözoğlu Seyit Osman’ın 93 harbi sırasında ölenlerinin ağıdı olarak yakın bir çeşitlemesi yer almaktadır. Cingözoğlu’nun ağıdı ve bu dörtlük dikkate alındığında bahse konu dörtlüğün Cingözoğlu’nun ağıdından olması akla yakın gelmektedir. Ancak tarafımızdan da bu dörtlük bir çok ağıtçıdan “Sarıkamış Ağıdı” başlığı altında dinlenmiştir.

14.
Yaslı deli gönlüm yaslı
Acep nedir bunun aslı
Kardeşler kana belenmiş
Kara don gülgülü fesli

Ahmet Z. Özdemir; s.45

15.
Soğanlı’da bir harp oldu
Neçe canlar telef oldu
Sarıkamış alınışın
Sağ olanlar mektup saldı

   Ahmet Z. Özdemir; s.45; Ahmet Şükrü Esen; s.146

16.
Yağan karların altında
Kara çadır varmıyıdı
Top gürleyip gelirkene
Acep derdin varmıyıdı

   Ahmet Z. Özdemir; s.45

17.
Çadırlar dağa kuruldu
Hücum borusu vuruldu
Bir Sarıkamış uğruna
Nice fidanlar kırıldı

   Yılmaz Ilık; s.30

18.
Çantasın alan savışsın
Hasret olan kavuşsun
Burada oğlumu eğleme
Sefer uğrunda dövüşsün

   Yılmaz Ilık; s.30; Ahmet Şükrü Esen; s.146; dörtlük “Canını alan savuştu/ Hasiret olan kavuştu/ Aman diyem arabacı/ Oğluma hayıf mı düştü” şeklindedir.

19.
Çantayı sırtıma vurdum
Şubenin önüne yardım
Dört oğlum asker diyince
Orada aferin aldım

   Yılmaz Ilık; s.30

20.
Uşaklar öksüz nenleyor
Memiş’im annı (………..)
Sağ budundan kurşun değmiş
Sol yerden kanı damlayor.

   Ahmet Şükrü Esen; s.146, ikinci satırın tamamı temin edilememiştir.

21.
Sivas’a bir ölü it gelmiş
Adam diye dalanıyor
Hiç onludan asker m’olur
Anam diye dolanıyor.

   Ahmet Şükrü Esen; s.147

22.
Kalktı ekin kaldı firez
Cahiller almadı maraz
Yenile de on başlı gitti
Yüzü gül gül dudak kirez.

   Ahmet Şükrü Esen; s.147, ikinci satırın son kelimesi “muraz” olmalıdır. Zira yörede murat kelimesi bu şekilde kullanılmaktadır. Mısraın anlamı bakımından maraz olarak görülmesi mümkün değildir.

23.
Dışarıya ay doğdu da
Birikin bizim gapıye
Yıkılası Soğanlı’da
Uşak uğramış dipiye

   Kaynak kişi: Nezir Özer, Pınarbaşı Cabe (Ayvacık) köyünden, 1992 yılında Kadı Burhanettin Ortaokulu 2-İ sınıfında öğrenci iken annesi Fatma Özer’den derleyerek ağıt metnini tarafımıza getirmiştir.

24.
Ordudan, Sarıgamış’dan
Bir habar verin Memiş’den
Yaralılar yola düşmüş
Mevlam esirgesin gışdan

   Kaynak kişi: Nezir Özer, Pınarbaşı Cabe (Ayvacık) köyünden, 1992 yılında Kadı Burhanettin Ortaokulu 2-İ sınıfında öğrenci iken annesi Fatma Özer’den derleyerek ağıt metnini tarafımıza getirmiştir. İlk mısradaki “Ordudan’ ibaresinin “Sivas’tan” olması muhtemeldir.

SARIKAMIŞ AĞITLARI

   Yöremizde Birinci Dünya Savaşı yıllarında söylendiği bilinen çoğu zaman da Kara Zala’nın ağıdı ile karıştırılan dörtlükler de bulunmaktadır. Bu ağıtların kimler için söylendiği tam olarak bilinmemektedir. Bu söylenen ağıtlara 1876-1877 Osmanlı Rus savaşı sırasında, Aşık Cingözoğlu Seyit Osman tarafından söylenen Redifler Ağıdı’nın karıştığı bilinmektedir. (Cingözoğlu’nun Ağıt metni için bkz. İsmail Görkem; Türk Edebiyatında Ağıtlar-Çukurova Ağıtları, Akçağ Yayınları, Ankara 2001, s.196-197; Yaşar Kemal; Ağıtlar, Toros Yayınları, İstanbul 1992, s.57; Ahmet Şükrü Esen; Anadolu Ağıtları, s.143, Ahmet Z. Özdemir; Öyküleriyle Ağıtlar, s.50-51). Bu Ağıt metinleri hazırlanırken ilk onsekiz dörtlük Ahmet Özdemir, 19 ilâ 28. dörtlükler Emir Kalkan; sonraki dörtlükler ise Yılmaz Ilık derlemelerinden faydalanılmıştır.

1.
Mızıkalar çalınıyor
Asker olan gelsin deyi
Onyedili asker olmuş
Topluyorlar ölsün deyi

2.
Aman Gazim aman Gazim
Narman dağlarında kuzum
Yedi oğlan anasıyım
Hiç birini görmez gözüm

3.
Gittikleri yol takırdan
Karavanası bakırdan
Zengin olan bedel verir
Hep ölen böyle fakirden

4.
Şu görünen el değil mi
Bayrağımız al değil mi
Onyedili dedikleri
Yen(i) açılan gül değil mi

5.
Adam olan hergediyor
Onyedili harbediyor
Her nereye vardıyısam
Kız, gelin çifte gidiyor

6.
Aman Allah Dördüncü Ordu
Daha mı gelmedi yolcu
Onyedili isteniyor
Bilmem gelin hayledici

7.
Hasıla yavrum hasıla
Memmetim gitti yesire
Kutnu döşeklerde yatan
Nasıl dayandın hasıra

8.
Çantamı sırtıma aldım
Şubenin önüne yardım
Alt oğlum asker deyince
Orda bir eferim aldım

9.
Kapımızda binek taşı
Ben oturrum karşı karşı
Ver oğlumu görücüyüm
Elin(i) öperim yüzbaşı

10.
Ağzında ışıldar dişi
Alnında parlardı kaşı
Ben getirdim, teslim ettim
Geri bana ver yüzbaşı

11.
Mızık(a) öter boruyunan
Al sancaklı nuruyunan
Her nereye vardıyısam
Bir gelin var karıyınan

12.
Uyuyanlar hep uyandı
Kılıçlar kana boyandı
Yedi duvar baş kaldırdı
Anca Osmanlı dayandı

13.
Oğlum talime çıkmış da
Maşallah oğlum maşallah
Onbaşı olmuş diyorlar
Zabit olursun inşallah

14.
Murat oğlumun iyisi
Çavuş gölgemin koyusu
Yusuf’um asker olunca
Sahal tutmamış dayısı

15.
Potini aldım elime
Bağını çaldım belime
Ben oğlumu asker gördüm
Kurban oluyum ölüme

16.
Yazılı kilim yazılı
Aydan gelirdi tazılı
Sarıkamış’ta harbediyor
Ardı ufacık kuzulu

17.
Bahçemizde lale bitmez
Dalında bülbüller ötmez
Ya neyleyim sürmel(i) eşim
Emir sıkı, bedel yatmaz

18.
Yat da dizimde nazlayım
Kara kekilin düzleyim
Sene bir de, yıl oniki ay
Hangi bir gün yol gözleyim

19.
Motura gönlüm motura
Topu yükledik gatıra
Sabahaçak yatamıyom 
Neler geliyor hatıra

20.
Bir gadın asker eyledim
Gitti Erzurum’dan öte
Vurmuşlar yiğit eşimi
Yeşil yalım tüte tüte

21.
Şarkışla Sarıgamış’tan
Bir haber verin Memiş’den
Ağır indir arabacı
Hastam inemez inişten

22.
Garaman’ı sıtma dutmuş 
Mulla üstünü örtü mola 
Aslını bildir gardaşım
Düşman süngü dürttü mola

23.
Sansarlar bayrak galdırmış
Nerde oynanıyor gumar
Edem buna hayleylesin 
Üç yetim de bir Gamer

24.
Top başından gürleyerek
Almış gitmiş yarısını
Atını içeri çekin
Edem satsın dorusunu

25.
Yağan yağmurun altında
Gara çadır varmıydı
Top gürleyip gelirkene
Siper yerin darmıyıdı

26.
Gadanı alıyım çavuş
Nerede ettiniz dövüş
Daşına gurban olduğum
Gardaşın yattığı goğuş

27.
Yüksek hükümet sarayı
Var mı bu işin golayı
Gardaşı asker etmişler
Nerde taburu alayı

28.
Redifleri topluyorlar
Onlarda gaçmak derdinde
Nurimemmet’in mezarın
Uşaklar görmüş Mardin’de

29.
Gine kavga sesleniyor
On altılı isteniyor
Gidenlerin biri gelmez
Silahları paslanıyor

30.
On altılı on yedili
Alayından Alim uşak
Gadanı alırım binbaşı
Belini yara eylemiş kuşak

Kaynak: Necip TOPUZ

Deyi: Diye

Narman: Erzurum iline bağlı ilçelerden biri.

Bedel: Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para.

Hergetmek: Tarlayı sürülerek nadasa bırakmak.

Hasıla: Bir yazı veya sözün anlamını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke, ekspoze, özet.

Yesir: Esir, tutsak.

Kutnu: Kutmu, Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın, ensiz kumaş çeşidi.

Kutmu: Kutnu, Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın, ensiz kumaş çeşidi.

Hasır: Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü.

Şube: Askerlik şubesi.

Eferim: Aferim.

Binek taşı: Ata binmek için üstüne çıkılan yüksekçe taş.

Görücüyü:  Göreceğim.

Boru: Borazan

Karı: Yaşlı, ihtiyar kadın.

Duvar: Düvel, devlet.

Anca: Ancak

Zabit: Subay

Yıramak: Uzaklaşmak.

Orakçı: Ücret karşılığı ekin biçen kimse.

Sahal: Bedellilik, birinin yerine askere gönderilen kişi, vessek.

Yol gözlemek: Bir kimsenin gelmesini beklemek.

Aziziye: Pınarbaşı ilçesinin eski adı.

Tabya: Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı.

Eşe: Anşa, Ayşe.

Tekerim daşa dayandı: İşlerin yolunda gitmemesi, bozulması.

Altınbulak: Kars ili, Sarıkamış ilçesine bağlı bir köy.

Soğanlı: Artvin ili, Ardanuç ilçesine bağlı bir köy.

Aralı: Aralıklı, uzak.

Değişin: Değince, değdiği zaman.

Gün: Güneş.

Uğru: Ön.

Acep: Acaba.

Gülgülü: Kırmızı.

Alınışın: Alınınca.


KİTAPLAR
MAKALELER
ŞAİRLER