4 - OK DEĞMEDEN GÖZLERİMİZ KÖR OLDU
4 - OK DEĞMEDEN GÖZLERİMİZ KÖR OLDU
Son Yozgat-Bozok sürgününde devletin memurları çeşitli bahaneler altında, özellikle de vergi adı altında Avşarları soyarlar. O zaman Avşarlarda para olmadığından, bu memurlar o güzelim Türkmen atlarına el koyarlar. Bu hareket Avşarlar'a çok dokunur.
Dadaloğlu bu olayı dile getirir:
Yara yara bir kavgaya girmedik
Sağa sola kılıçları çalmadık
At üstünde döğüşerek ölmedik
Ok değmeden gözlerimiz kör oldu
Birden kapıştılar kulunu, tayı
Kanı garrah oldu yoksulu, bayı
Böyle sağ gezmeden ölmemiz iyi
Mahşereçe söylenecek şor oldu
Bütün iskân oldu Avşarlar, Kürtler
Yürekten mi çıkar ol acı dertler
Mezada döküldü boyn’uzun atlar
At vermemiz iskânlıktan zor oldu
Öğüt versen öğütlerden almayan
Çağırınca mencilise gelmeyen
Yurtlarının kıymetini bilmeyen
Her birisi bir kötüye kul oldu
Dadaloğlu'm der de sözün sırası
Yara biter bitmez dilin yarası
Mağrıbınan maşırığın arası
Yâda bol da bizim ele dar oldu.
Kısrak: Dişi at
Kulun: Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu.
Tay: Üç yaşına kadar at yavrusu.
Kanı garrah olmak: Yağma etmek, ganimete doymak.
Bay: Varlıklı, zengin.
Şor: Söz, laf.
Mezada dökülmek: Artırma ile satışa çıkarmak, ucuza satmak.
Mencilis: Meclis.
Mağrıp: Garp, batı.
Maşrık: Şark, doğu.
Kaynak: Avşarlar ve Dadaloğlu - Ahmet Z. ÖZDEMİR
