12 - HEY GİDİ BOYNU UZUN İRECEPLİ BEYLERİ
HEY GİDİ BOYNU UZUN İRECEPLİ BEYLERİ
"Hakkımızda Devlet vermiş fermanı
Ferman Padişahın dağlar bizimdir"
Dadaloğlu
Konar göçer Türkmen'in dünyası çetin ve acımasızdır. Onun için “acıyan acınacak duruma düşer” diye nasihat ederler birbirlerine. Ünlü ozanlarımız (Dadaloğlu, Cingözoğlu gibi) genelde kahramanlık şiirleri istisnaen de güzellemeler söylerler. Bu manada Dadaloğlu'nu bir anlamda Köroğlu ile Karacaoğlan arasında bir yere koymak mümkündür.
Türkmen'in hayatı öyle çetindir ki; tabiatın onca zorluğuyla boğuşurlar, üstüne bir de birbirleriyle de mücadele ederler. Çocukluğumuz Avşar ile Cerit'in, Avşar ile Tecirli'nin, Cerit ile Tecirli'nin yahut Bozdoğanlı'nın mücadelelerini dinleyerek geçmiştir. Mücadele deyince küçümsemeyiniz, bu Türkmen Aşiretlerinin bazısı ha deyince 500 atlı çıkarır derlerdi. Bildiğiniz savaş yani...
Ömrünün büyük bölümü bozkırda geçen Türkmen'in, Devletle işi olmaz. Yerleşiği küçümser, özgürlüğüne düşkündür. Uçsuz bucaksız yaylalarda at koşturmaktan daha keyifli bir şey yoktur onlar için. Keklik öten, kekik biten yaylalar özlemidir hep gönüllerindeki. Bir yaylaya atsalar kendilerini, her şey hallolur, bütün dertler derman, hastalar şifa bulur. Öyle ki yaylada ölümü dahi şaşılası durum olarak görürler.
"Yaylada ölüm yoğudu onu da felan ağa çıkardı" darb-ı meseli kulaktan kulağa ulaşır...
Kendi içinde sert kanunları vardır. Devlete bağlılıkları boybeyi vasıtasıyladır. Asayiş problemleri çıkarmadıkları sürece de Devletin çok dokunmadıklarını görürüz. 1600'lı yılların sonundan itibaren iskan teşebbüsleri olmuş ise de Devleti Aliye’nin büyük bir efor sarfı gerektiğinden, bu mesele 1865 Fırka-i İslahiye Ordusuna kadar devam etmiştir. Askeri Komutanlığını Derviş Paşanın (bir dönem ekonomi bakanlığı yapan Kemal Derviş'in dedesi) , siyasi komutanlığını ise ünlü hukuk adamı Ahmet Cevdet Paşanın yaptığı bu ordu, Çukurova Türkmen’i büyük ölçüde iskân etmiştir. Kozanoğlu ile birlikte hareket eden Avşarlar da nihayetinde Aziziye(Pınarbaşı) Sancağı çevresine (bu günkü Pınarbaşı, Sarız ve Tomarza muhitine) iskân olmuştur.
Türkmen'in tabiatı sert olur dedik. Gerçekten de arada ihtiyaçlarını karşılamak için şehre iner, çok kalmadan geri dönerlermiş. Sıkı ve ölümüne dostlukları olduğu gibi, aynı şiddette düşmanlıkları da olur. Onun için şehir seyahatlerine kalabalık atlılarla giderlermiş.
İşte Kocabey'de torunları şimdiki Hassa köyünde yaşayan bir ünlü Avşar Beyi. Rivayet o ki 80 yaşında ciride çıkarmış, gençlerle deynek atarmış. Atarmış da, o yaşta bile attan düşürebilen olmamış. 130 yaşında filan öldüğü söylenir, gerçekliği var mıdır bilinmez.
Kocabey zorbaz bir yiğit ki kelimeler kifayet etmez. Mahiyetinde atlılarla Kayseri'ye gelip gidermiş arada. Tabi Şehre girerken, yol üzerinde Germirli gayri müslimlerin ekili arazilerine dikkat etmez, atlıların toynakları altında ekili ekine zarar verir, bunu da hiç önemsemezlermiş. Bir iki üç beş, nihayet bir gün Rumların hatırlı adamlarından biri Kocabey’in yoluna çıkar:
-Kocabey, senin atlıların bizim ekinleri çiğniyor, zarar veriyor! diye sızlanacak olmuş, öyle zengin filan olsa da Türkmen beylere kafa tutacak takat yok.
Kocabey'in şöyle Germir ağasına bir bakmış ve yörede çok ünlü olan o cevabı yapıştırmış:
-Sen de tarlanı benim yolumun üzerinden çek.
Baki selam.
Necip Topuz.