GELENEKLER

6 - AĞIT 2

AĞIT

İlkay’ım gitme n’olur
Kış günü Sarıkamış’a.
Doksan bin asker kırdırmış,
Karakışa Enver Paşa.

Trabzon’dan kırk beş doktor,
Hep binmişler otobüse,
Sarıkamış’a varmadan,
Bürünmüşler kara yasa.

İçimize bir kor düştü,
Tüm Avşareli yanıyor.
İlkay sana bizler değil,
İnan her duyan ağlıyor.

İlkay sığmıyor tarife,
Söz ne gerekir arife!
Kayseri, Trabzon, İzmir,
Gideyim hangi tarafa?

Sarıkamış kışlı olur,
Böyle kötü düş mü olur?
Esen yel ile dağılır,
Kara haber tez duyulur.

Biz kötü bir haber aldık.
Yüreğimize düştü kor.
İlkay orada kimsesiz,
Bu benim içime çok kor.

Sarıkamış yollarında,
Gülümüzü soldurmuşlar.
Ona gelinlik yakışır,
Neden kefen giydirmişler?

Nasıl reva gördün felek?
İnsanlığa verdi emek,
Hiçbir muradın almadı.
Buna dayanır mı yürek?

Biryan kitap biryan çehiz,
Öyle kaldık ki çaresiz.
Neden aldın onu felek,
Böyle miydi kavlimiz?

Darbeyi döşünden almış,
Her yer al kana boyanmış.
Ele derman olan doktor,
Kendisine bulamamış.

Trabzon’dan gelen uçak,
Karşılandı o İzmir’de.
Gelenler tabut getirir,
Hani doktor İlkay nerde?

Duyanlar koşup geliyor,
Kimi teselli veriyor.
Buna yürek dayanır mı?
İlkay’a ceset deniyor!

Her yer onun hatırası,
Nasıl dayansın anası?
İlkay’ı çok seviyormuş,
Yanına aldı babası!

Şoför tekbirin şaşırmış,
Kar yolları eylemiş dar.
Sarıkamış yollarında,
Can alıcı kuzgun mu var?

Tarife sığmaz bu acı,
Ölene dek ağla bacı!
İlkay’ın yarası azgın,
Yokmuş bunun ilacı.

KİTAPLAR
MAKALELER
ŞAİRLER