GELENEKLER

31 - ÇIKAR KOÇYİĞİTLER DÖĞÜŞÜR BUGÜN


ÇIKAR KOÇYİĞİTLER DÖĞÜŞÜR BUGÜN

   Tüm Arabistan, Osmanlıların toprağıdır. İşte bu zamanlarda "Cızzık Çöl Arapları" denilen bir Arap aşireti, Ramazanoğlu Ahmet Bey'in kızını "odalık" olarak istiyorlar. Bunun üzerine kızın anası Türkmen aşiretlerini yardıma çağırıyor. Çukurova'da yaşayan tüm Türkmen oymaları önce yardım yapacaklarını söylüyorlar. Daha sonra da bundan vazgeçiyorlar.

   Sayın Hasan Gürbüz'ün, Amber Eroğlu'ndan naklen bana anlattığına göre; Avşar Osman Bey, Ramazanoğlu'nun yardımına üç yüz atlı ile katılır. Bunlar bugünkü İncirlik Havaalanının kuzeyinde konaklarlar. Bu arada Dadaloğlu, Osman Bey'in çadırına kadar gelerek bu Türkü'yü söyler.

   Bu kavgada karşı taraftan iki yüz kişi ölür. Böylece Ramazanoğlu ile Cızzık Çöl Araplarının meselesi de bitmiş olur. Avşar savaşçıları konakta ağırlanır, Evin hatunu Osman Bey'e:

- Bizi de kızı da siz kurtardınız. Bu kızı isterseniz Allah'ın emriyle oğlunuza alabilirsiniz, deyince Osman Bey:

- Biz buraya kız almaya değil, ün almaya geldik. Eğer böyle bir düşüncemiz olursa bu, yaraların sarılmasından sonra ortaya atılabilir. Şimdi savaşta ölen aslanlarımızın (şehitlerimizin) yası içindeyiz, der.

Savaşçılar, sabahleyin atlarına atlayıp Sarıçam'a doğru yol alırlar.

Kalktı havalandı ey deli gönül
Varır bir menzile erişir bugün
Meydan benim diye kabak asanlar
Çıkar koçyiğitler döğüşür bugün
 
Bugün meydan günü döğüş olucu
Kötüler de geri geri durucu
Koçyiğit elinde tartar kılıcı
Kılıç kalkanınan vuruşur bugün
 
Sıkılır tüfekler, tütünler tüter
Çalınır davullar, mehterler öter
Kesilir kelleler meydanda yatar
Üleşler ayağa dolaşır bugün

Dadaloğlu'm der de eyledi hengi
Bugün kötülerin çıkar mehengi
Solar koçyiğitler gülgün irengi
Çıkar arap atlar yarışır bugün

Kabak asmak: Çukurova’da kabak kurutulur, içi oyulur, buraya barut konurdu. Kabağı bir yere asmak karşı tarafa meydan okumak demektir.
Olucu: Olacak.
Durucu: Duracak.
Davlumbaz: Büyük cenk davulu.
Mehter: Kavgaya yöneltmek için çalınan çalgıdır.
Üleş: Hayvan ölüsü, leş. Burada insan cesedi, ölü.
Hengi: Hengâme, patırtı, gürültü.
Mehenk: 1. Mihenk taşı. 2.  Birinin değerini, ahlakını anlamaya yarayan ölçüt.
Gülgün: Gül rengi, kırmızı.

Şiir, 1981 yılında Pınarbaşı-Cinliyurt Köyünden, öğretmen Durdu Demirel ile Sarız'dan Hasan Gürbüz’den derlenmiştir.
KİTAPLAR
MAKALELER
ŞAİRLER