2 - TOMARZA İLÇESİNİN KISA TARİHÇESİ
TOMARZA İLÇESİNİN KISA TARİHÇESİ
Tomarza ilçesinin adı nereden geldiği bilinmemekle birlikte 1953 yılında ilçe olmuştur. Tomarza İlçesi tarihi Kayseri Tarihi ile iç içe olduğu için ayrı bir anlatıma gidilmeyip ilçeyi ilgilendiren özel durumlar anlatılacaktır.
Tomarza sınırları içinde ilk yerleşim izlerine İmamkulu bölgesindeki kaya kabartmalara Geç Hitit döneminde rastlanmaktadır. Merkez ve Dadaloğlu kasabasında bulunan Tanrı ve Tanrıçayı temsil ettiği belirtilen kabartma resimler ve küçük heykeller M.Ö.7.yy.’ a aittir (Şu anda Kayseri Arkeoloji Müzesi’nde bulunmaktadır.)
Bu bölge sonra Perslerin, Makedonyalıların, İskender’in, Roma’nın, Sasanilerin ve Bizans’ın istilalarına uğramıştır. Tomarza yöresi, tüm bu dönemlerde daha çok istilacıların önemli merkezlere geçip gittikleri yol üzerinde bulunan küçük bir yerleşim yeri durumundaydı. Bu dönemlerden günümüze kalan, ilçe merkezi ve Erciyes yöresindeki köylerde yer alan yer altı şehirleri ile Kapukaya ve Pusatlu köylerinde İslam öncesi döneme ait olan mezarlardır.
Kayseri ve çevresinde olan ilk İslami akım Ermenilerle başlamış (647) tır. Her ne kadar Bizans İmparator şehri tekrar ele geçirdiyse de 726’da İslam orduları şehri yeniden fetheder. 963 Senesinde ise Bizans İmparatoru Phocos (Phokas) Orta Anadolu’yu ve Kayseri’yi Haçlı akınları ile yeniden ele geçirmiştir.
Bu dönemde Bizans İmparatorluğu Türk-İslam akımlarına karşı bir tampon oluşturabilmek için Kafkaslardan 40.000 Ermeni’yi getirerek Yozgat-Sivas ve Kayseri civarına yerleştirdi. İşte bu Ermeni kabilelerden biri olan 1500 kişilik Thomas kabilesini bugünkü Tomarza’nın bulunduğu bölgeye yerleştirdiği ve Tomarza adının da buradan geldiği iddia edilmektedir.
Tomarza ve çevresine yapılan Türk-İslam akınları Büyük Selçuklu Devleti ile başlamış 1067’de Afşin Bey liderliğindeki kuvvetler Kayseri ve civarını fethetmişlerdir. Bu akınlarla birlikte çeşitli boylarına mensup aşiretler yerleşmek amacıyla yöreye gelmişlerdir. Tomarza merkezinde Ermenilerin çoğunlukta olmasından dolayı bu aşiretler, Erciyes ve Tahtalı Dağları eteklerinde ve Zamantı Havzası’nda yerleşmişlerdir.
Danişmendliler Beyliği döneminde Tomarza yöresi kesin olarak Türk hâkimiyetine girmiştir. Danişmendliler döneminde yöreye yerleşmek niyeti ile gelen Türk aşiretlerinin sayısında artış olmuştur. Danişmendli Emiri Melik Gazi ve askerleri hakkında anlatılan menkıbeler hala anlatılmaktadır. İncili ve Bostanlık köyleri yakınlarında onun askerlerinin türbe mezarları bulunmaktadır. (Emir Melik Gazi’nin türbesi ise Pınarbaşı İlçesi’ne bağlı Melikgazi köyündedir.)
Danişmendli hâkimiyetinin 1169’da sona ermesi ile bölge, sırasıyla Türkiye Selçuklu Devleti, Moğollar, Memlukler ve Dulkadiroğulları idaresinde kalmıştır. Fatih Sultan Mehmet zamanında 1467’de Vezir Gedik Ahmet Paşa bölgeyi Osmanlı topraklarına katmıştır.
Bu dönemde Avşar ve Varsak aşiretlerinin Kayseri Sipahiliğine sık sık saldırdığı ve bu saldırıların birinde de Kayseri komutanı İskender Bey’i esir aldıkları bilinmektedir.
1498’de Şah İsmail’in Kayseri civarından geçerek, Dulkadiroğlu topraklarına girmesiyle yöredeki göçebe aşiretler arasında kısmen de olsa Şiilik yayılmaya başlamıştır.
1510’da Çıkan Şah Kulu ayaklanması Kayseri, Develi, Pınarbaşı ve Tomarza yöresini de olumsuz yönde etkilemiş, can ve mal güvenliği kalmamıştır. Ancak 1514’de Çaldıran zaferi ile Şah İsmail tehlikesi bertaraf edilmiş ve sefer dönüşü Dulkadiroğulları tamamen Osmanlı hâkimiyetine alınmıştır. 1646’da da Bozok Eyaletine liva olarak bağlanan Kayseri, 1867’de Ankara’ya sancak olmuş ve bu dönemde Tomarza (Göstere) Kayseri Sancağında Develü kazasına tabi bir nahiye olup, 32 köyden oluşmaktaydı.
1856’da Çıkarılan kanunla Tomarza-Pınarbaşı-Sarız ve Tufanbeyli civarında göçebe olarak yaşayan Avşar Türkmenleri mecburi iskâna tabi tutulmuşlardır. Yörede bozulan asayişi düzeltmek gayesiyle yapılan bu iskân Avşarları memnun etmemiş ve Avşarları Fırka-i Islahiye birlikleri ile mücadeleye sevk etmiştir.
20.yy Başlarında tüm Osmanlı ülkesinde yaşayan Ermeniler, Rus, Fransız ve İngiliz kışkırtmalarına aldanarak bağımsızlık için örgütlenmeye başlamışlardır. Buna paralel olarak, Tomarza’da yaşayan Ermeniler de buradaki Müslüman Türk halkını taciz edici faaliyetlere girmişlerdi. Ermeniler, Tomarza’da “Dinçakyan Taşnakzakan” adında bir örgüt kurmuşlardır. Amaçları ise; bomba imal etmek, güçlenip silahlı saldırıya geçmek, cuma namazına giden Müslümanları camide topluca imha etmekti. Faaliyetlerinden haberdar olan hükümet, Ermenilerin zenginleri ve idarecilerinden oluşan 90 kişilik bir grubu Divan-ı Harpte yargılanmıştır. Suçları sabit görülen bu Ermeniler ve aileleri ile Tomarza’da yaşayan Ermenilerin bir kısmı 1915’te Tehcir Kanunu ile Suriye’ye gönderilmiş ve ilçede asayiş kısmen sağlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan mağlup ayrılmasıyla birlikte Fransızlarla işbirliği yapan Klikya Ermenilerinin işgalleri Develi’ye 20 km kadar yaklaşmıştır. Zamantı Irmağı’nı kendilerine sınır kabul etmişlerdir. Bu durum, Kayseri, Develi ve Tomarza Ermenilerini harekete geçirmiş ve Ermeni Fedakaran Cemiyeti’ni kurarak çeşitli saldırılarda bulunmuşlardır. Bu faaliyetler karşısında Müslüman Türkler de boş durmamış ve Develi’de Kilikyalılar Milli Cemiyeti ile İttihat-ı Zabıtan Teavün Cemiyeti’ni kurmuşlardır. Tomarza ve Develi yöresinde Ermeniler ile yapılan mücadeleler de başarılı olunmuştur. Fransızların geri çekilmesi ile birlikte yörede bulunan Ermeniler de ilçeyi terk etmişlerdir. 1921’de Asker dönüşü Tomarza’ya gelen Ermeni gençleri de İstanbul Somatya’ya çağrılarak yakınlarının yanına yerleştirilmiştir. Böylece Tomarza ve çevresinde hiç Ermeni kalmamıştır.
Tomarza köylerine 19. Yy. sonu ve 20. Yy. başlarında ilçe dışından Türk nüfusu gelmiştir. Özellikle 1877-78 Rus Harbi ve I. Dünya Savaşı sırasında Kars, Ardahan, Erzurum ve Ağrı illerinden çok sayıda Müslüman Türk aile yöreye getirilerek yerleştirilmiştir. 1924’te nüfus Mübadelesi Anlaşması ile Türkiye’ye gelen Türk ailelerin bir kısmı, Tomarza ve köylerine yerleştirilmiştir. Bunu 1936, 1940 ve 1950 yıllarında Bulgaristan’dan gelen Türk aileleri takip eder.
Tomarza, 1864’te Kayseri Sancağına bağlı bir nahiye iken II. Meşrutiyetle birlikte ilçede Belediye Teşkilatı kurulmuş ve il belediye reisleri Ermenilerden seçilmiştir. Ermeni göçünden sonra Ermeni nüfus yoğunluğu azalmış ve Trafşin köyünden Emir Ağa ilk Müslüman Türk Belediye başkanı olmuştur. Bir müddet sonra belediye teşkilatı kaldırılarak muhtarlığa dönüştürülmüştür. 1948’te tekrar Belediye Teşkilatı kurularak Baki Yüceler Belediye Reisliğine getirilmiştir. 1953’te İse Tomarza, Develi’den ayrılarak, müstakil bir ilçe durumuna gelmiştir.